Bu sisteme "kapalı devre" denmesinin sebebi, dışarı bir yayın yapılmayacak olmasıdır.
Günümüzde güvenlik kamerası alınırken en kaba olarak iki tercih şansı vardır:
- IP kamera
- Analog kamera
IP kamera sisteminde; her bir kamera aynı zamanda bir küçük bilgisayardır. Kameralar depolama ünitesi ile bildiğimiz bilgisayar ağını (IP ağı) kullanırlar. Kameralara "ping" atabilir, kameranın üzerindeki web sunucusundan "kameranın web sayfasına" bağlanabilirsiniz. En önemli avantajı; çok esnek ve büyümeye açık sistemler olmasıdır. O kadar esnektir ki, aynı depolama ünitesinin bir kenarında kamera görüntüleri kaydedilirken, diğer tarafında DNS sunucunuzun verileri durabilir. Diğer taraftan, ağınızın olduğu her yerde (mesela ülkenin öbür ucu) bir kamera yerleştirebilir ve bunları merkezi olarak yönetebilirsiniz. Bu sistemlerin en büyük dezavantajı ise -özellikle az sayıda kamera olduğunda ve küçük alanlarda kullanımda- şu anda daha maliyetli olmasıdır.
Diğer alternatif ise analog kamera. Yukarıda bahsetmiştim. Bu yazıda asıl bu sistemlerden bahsetmek istiyorum. Çünkü Ip kamera alacak vatandaşlar zaten firmalarla aylarca görüşüp rahatça bilgi alabiliyorlar. Bu yazının konusu; apartmanında, sitesinde, işyerinde 5-10 kameralık sistem kurmayı düşünenler.
Kamera sistemi temel bileşenleri:
- Depolama cihazı (DVR ~ Digital Video Recorder ~ Sayısal Görüntü Kaydedici)
- Kamera
- Kablo, işçilik
- Kesintisiz güç kaynağı (doğrudan bir bileşen değil ama bunu da ayırmamakta fayda var)
Depolama Cihazı
Kamera görüntülerinin kaydedileceği cihazdan bahsediyoruz. Artık eskiden kullanılan VHS, UHF, vb. manyetik kasetler kalmadı. Ne tarz kamera sistemi kullanılırsa kullanılsın, depolama tarafında mutlaka sayısal sistemler kullanılmaktadır.
Depolama ünitesi artık sayısal. Yani üzerinde veriler bildiğiniz "bilgisayar tarzında" kaydediliyor. Biraz daha detaya girersek; bu DVR kutusu içinde; harddisk, sabit disk, sabit sürücü, vb. isimlerle anılan depo cihazları kullanılıyor. Bu cihazların da sağlam ve yeterli boyutta olması gerekiyor.
Kameralar
Sistemin ikinci önemli bileşenine geldik.
- Kızılötesi görüş (Infrared ~ IR) isteniyor mu? Bu tip kameralarda, ışık seviyesi belirli bir değerin altına düştüğünde (gece mesela) kamera sensörün önüne bir perde çeker ve sadece kızılötesi ışığın içeri girmesine izin verir. Kamera bu durumda siyah beyaz olsa da gene görüntü verebilir. Ancak özelikle iç mekan kameralarda IR özelliğin pek bir anlamı yoktur. Çünkü kızılötesi ışık için de gene bir kaynağa ihtiyaç vardır. Kameranın gördüğü alanda normal aydınlatma varsa (harekete duyarlı PIR lamba veya sokak aydınlatması gibi mesela) kamera gene kızılötesi özelliğe geçmeyecek ve normal kamera gibi çalışacaktır.
- IR aydınlatma
- Sensör boyutu (maksimum çözünürlük)
- Kameranın lensi değişebiliyor mu?
- Plaka tanıma, yüzleri net seçme gibi özel istekleriniz olacak mı?
- Kameranın kasa tipi nasıl olsun?
Sistemin Güvenliği
Kritik soruları ben yazayım, anlayacaksınız zaten ne demek istediğimi
- İzleme odasına kimler girebilecek?
- Sürekli izleme yapılacak mı?
- Kayıt edilen görüntülerin dışarı (CD, DVD veya USB flash disk gibi) aktarılabilmesi mümkün mü?
- Kamera izleme odasına kamera koyacak mısınız?
- Hareketli kameranız var mı? Varsa bu kameralar çevre binaların camlarından içeri zum yapabiliyor mu?
- DVR cihazınıza ağdan bağlanılabilecek mi? Ya da kimler bağlanabilecek?
Sistem Yapılandırması
Haberlerde bazen benzinliğe giren arabanın, sokak ortasında eski karısını bıçaklayan adamın, kuyumcuda tırnakçılık yapan hırsızın görüntülerini görürsünüz. Dikkat ederseniz bu görüntüler genelde siyah-beyaz olur ve adamlar yürürken atlaya atlaya giderler. Siyah beyaz olmasının iki sebebi olabilir: Maliyeti düşürmesi (artık pek düşürmüyor) ve yukarıda bahsedilen kızılötesi görüş özelliği.
Haberlerdeki videolardaki adamların atlayarak yürümesinin sebebi ise, o sistemdeki görüntülerde saniye başına düşen kare sayısının az olarak belirlenmesi. Bir insanın yürüyüşünde saniyede 1 tane olacak şekilde görüntü kaydederseniz, ayak hareketlerini kaydedemez sadece adamın saniye saniye ilerlemesini görürsünüz.
Yine bir insanın yürümesini saniyede 20 kare olacak şekilde kaydederseniz, bu durumda bir ayağın arkadan öne gelinceye kadar geçen sürede (yaklaşık 1 saniye), 20 tane ayrı fotoğrafınız olur. Bu değere FPS (frame per second ~ saniyedeki kare sayısı) ismi verilir. Kayıt edilen görüntülerde fps değeri ne kadar büyükse, görüntünün akışı o kadar net olur, anlık hareketler o kadar detaylı olur. tabii bunun da bir sınırı var. İnsan gözünün maksimum algılayabileceği fps miktarı, 24-25 kare civarındadır. 25 kare üzerinde görüntü izlemeye çalışmak bu açıdan anlamlı değildir. Ancak Vegas'ta bir kumarhane kamerasında belki 50fps destekleyen özel kameralar ile kaydetmek gerekebilir.
fps değerinin boyutu doğrudan kayıt süresini (veya büyüklüğünü) etkiler. Örneğin, elimizde 1 TB kapasitesinde depolama alanı olsun. Bu alana tüm kameralardan 20fps görüntü kaydettiğimizde 30 gün kaydedebiliyorsak, kameraların tamamını 10fps ayarına getirdiğimizde bu sefer toplam kaydedebileceğimiz gün sayısı 60 olacaktır.
Yine depolama süresini ve görüntü kalitesini etkileyen başka bir tercih te görüntünün büyüklüğüdür (çözünürlüğü). Görüntüler sayısal ortama aktarıldığında, "piksel" cinsinden ifade edebilirler. Piksel, her bir resmi oluşturan noktaların sayısıdır. örneğin 1080p şeklinde tabir edilen "Full HD" diye bilinen görüntü boyutu aslında 1920×1080 pikseldir. Yani; her bir kare için, yatayda 1920 piksel varken, düşeyde de 1080 piksel bulunmaktadır. Kameranın çözünürlüğü doğrudan sensöre bağlıdır. Kameraların sağlayabileceği görüntü boyutları sürekli artmakta, dolayısıyla piksel başına maliyet düşmektedir. Ancak bu durumda da depolama ihtiyacı artmaktadır. Üstte fps için belirtilen doğrusal orantı video görüntü büyüklüğü için de geçerlidir. Ne kadar büyük görüntü isterseniz, o kadar fazla depolama alanına ihtiyacınız olacaktır.
Bu tarz konularda ilk seferde %100 doğru karar vermek mümkün değildir. uygulamada mutlaka değişiklikler olacak ve sistem bir süre sonra yavaş yavaş oturacaktır.
Bu Yazıyı Paylaşabilirsiniz: